Sitenizin daha güzel olması dilekleriyle,
Başarılar.
Reply
Adsız
5/22/2014 03:41:33 am
yeni tema harika olmuş :D
başta evrimle ilgili yazılar olmak üzere site harika.
başarılar kardeş
Reply
Kemal09
6/14/2014 04:32:31 am
Merhaba,
Siteniz gayet güzel ancak forum ve ziyaretçi defteri çok boş. Bence yeni yazı yerine insanların bu siteyi daha fazla tanıması için uğraşmalısınız.
KOLAY GELSİN
Reply
Hande H.
7/6/2014 08:53:21 pm
Hi guy :d
Kardeşim site gerçekten harika. Bir biyoloji manyağı olmanı çok seviyorum. Hiçbir önermede bulunmak istemiyorum. Olduğun gibi devam et. Ve birde daha fazla yeni yazı eklersen çok güzel olur hepsini 5. kez okuyacağım neredeyse. :D Çok iyi iş çıkartıyorsun. Site daha başarılı olacaktır inanıyorum ki. :)
Reply
Emir
8/8/2014 09:10:31 pm
keşke ana sayfadaki fotoğrafları alabilsek hepsi de çok güzel ve çok anlamlı, güzel bir derleme olmuş umarım bu site için yaptığınız emeğin karşılığını alırsınız ve sayıca çok olmasa da entellektüel bir takipçi kitlesine sahip olursunuz :)
Reply
Meltem
1/30/2015 06:15:53 am
Merhaba, weebly blogun bu kadar güzel kullanılması harika. Benim de birkaç adet weebly blogum olduğu halde bu kadar güzel bir tasarıma sahip değil doğrusu. Yazıları henüz okumadım, muhtemelen birkaç gün boyunca bu blogdan çıkmam. Emeğinize sağlık...
Not: Tecrübeyle sabittir, Google weebly'e çok değer veriyor. Yazdığım kaliteli yazılar hep üst sıralarda.
Reply
Afşar
5/5/2015 12:11:36 pm
Uzun zamandır internette bu ortamdan uzaktım. Geçenlerde bir tartışmada paslandığımı fark ettim. Siteniz çok hoşuma gitti ve yeni argümanlar bulmama çok yardımcı oldu. Bilgime bilgi kattım. Umarım daha popüler olur. Her şey için teşekkürler.
Reply
sahin aydin
6/8/2015 05:21:18 am
Müjdeler olsun... Müjdeler olsun...
O geldi... O geldi...
TUNCER ÇIFTÇI. TUNCER ÇIFTÇI
Onu mutlaka izlemelisiniz! !!! Gözlerinize inanamayacaksiniz!!!
Programlar şöyle ;
Pazartesi: 11:00-13:30 arasi Rumeli Tv
Salı. : 11:00-14:00 arasiVizyontürk
Carsamba: 11:00-14:00 arasiVizyonturk
Persembe: 11:00-14:00 arasiVizyonturk
Cuma. : 22:30-02:30 arası Rumeli Tv
Cumartesi : 11:00-13:30 arası Rumeli Tv
23:00-02:00 arasıVizyonturk
Canlı yayınları,canlı yayın dışındaki saatlerde program kayıtlarını TUNCER CIFTCI`ye özel videolari ve online görüntüleri www.tuncerciftci.tv adresinden takip edebilirsiniz..
Reply
sahin aydin
6/8/2015 05:23:49 am
Müjdeler olsun... Müjdeler olsun...
O geldi... O geldi...
TUNCER ÇIFTÇI. TUNCER ÇIFTÇI
Onu mutlaka izlemelisiniz! !!! Gözlerinize inanamayacaksiniz!!!
Programlar şöyle ;
Pazartesi: 11:00-13:30 arasi Rumeli Tv
Salı. : 11:00-14:00 arasiVizyontürk
Carsamba: 11:00-14:00 arasiVizyonturk
Persembe: 11:00-14:00 arasiVizyonturk
Cuma. : 22:30-02:30 arası Rumeli Tv
Cumartesi : 11:00-13:30 arası Rumeli Tv
23:00-02:00 arasıVizyonturk
Canlı yayınları,canlı yayın dışındaki saatlerde program kayıtlarını TUNCER CIFTCI`ye özel videolari ve online görüntüleri www.tuncerciftci.tv adresinden takip edebilirsiniz..
Reply
ömer
5/4/2016 03:40:05 am
yalan hadisle ve hurafelerle dolu
Reply
Aciz kul
6/29/2016 04:58:39 pm
Bu kadar yalan yanlış bilgiyi Nereden buldun kardeşim bilmem ama.Cenab-ı Hak size nasip ettiği sevgi hürmetine(herşeyi seviyorum yazmışsınız ya ona ithafen söylüyorum) Hidayet nasip etsin.O'nu bulmanızı nasip etsin.
Reply
mst
1/16/2017 12:55:06 am
DIN, AKIL, ÖZGÜR IRADE VE KADER HAKKINDA
April 8, 2015
Tanri isteseydi, meleklere söz gecirdigi gibi, diger
yarattiklarina da sözgecirirdi. Demek ki, istememis!
Istememesinin sebebi, onlari sinamak istemesidir.
Yoksa insanlari da melekler gibi veya bir robot gibi
yaratabilirdi. Iyi ki robot degiliz. Eger robot gibi
yaratilmis olsaydik, siz bir ateist olamayacaktiniz!
Tanri hem bilir, hem de bildirmistir. Bildirisi de Kur'
andir.........................................
Okuldaki bir ögretmen, sinifindaki ögrencilerin hal ve gidislerine,
tembellik ve caliskanliklarina bakarak hangi ögrencilerin sinifta
kalacagini veya gececegini bilir. Simdi böyle bir ögretmen tem-
bel ögrencilerine yönelip: "Sizler sinifta kalacaksiniz" dese, o
ögrenciler de gercekten sinifta kalsalar, acaba ögretmene:
"Biz senin bilmen yüzünden sinifta kaldik. Senin bilmen,
bizim irademizi köreltti!" veya "senin bilgin olmasaydi
biz sinifimizi mutlaka gecerdik; sinifta kalisimizin tek
sorumlusu sensin!" diyebilirler mi? Derlerse, hakli
cikabilirler mi?
Demek, hersey "felsefe mantigi"ndan ibaret degildir.
O halde "gercekler"i görelim. Gercekleri göremeyen,
"celiski"den kurtulamaz..............................................
Tanri, sizin keyfiniz icin cahil kalamaz. Siz istiyorsunuz ki,
Tanri sizin geleceginizi bilmesin. Ve ancak O'nun bu bilgi-
sizligi sayesinde sizin de özgür iradeye sahip olabileceginizi
düsünüyorsunuz!
Bir ögretmenin, sinifindaki ögrencilerden kimin sinifta kala-
cagini ve kimin sinifi gececegini bilmedigini farzedelim. Ne
degisir ki? Dersine calisan ögrenci yine sinifini gececek,
calismayan ise yine kalacaktir. Demek ögrencinin gelecegini
belirleyen, ögretmenin ögrencinin gelecegini bilip bilmemesi
degil, bilâkis ögrencinin iradesini hangi yönde kullanacagidir.
Tanri karsisinda insan da bu durumdadir. Insan, iradesini
hangi yönde kullanirsa, o sonucu alacaktir. Tanri da insanin
hangi yönü sececegini ve hangi sonucu kazanacagini bilir,
bu bilgiye göre de onun kaderini yazar. Yoksa Tanri ne
yazmissa, insan onu yapmaz. Aksine, insan neyi yapacaksa,
Tanri onu yazmistir, bilmistir.
Eger insanin elinde tek bir secenek olsaydi, o zaman insanin
irade özgürlügünden bahsedemezdik. Bu halde insan ya tüm-
den iyilikci olurdu, ya da tümden kötülükcü olurdu. Tanri da
insanlari tümden ya cennete koyardi, ya da cehenneme atardi.
Simdiki halde ise durum farklidir. Isteyen Tanri'ya inanir cenneti
kazanir, isteyen de O'nu inkâr edip cehennemlik olur. Sizin ko-
lunuzu baglayan yoktur. Ikisinden birisini secmekte özgürsünüz.
Tanri'nin sizin neyi sececeginizi bilmis olmasi, sizin iradenizi
yok etmiyor. Siz $u anda kendi iradenizle inancsizligi sectiniz,
Allah da sizin sectiginiz $eyi yaratmaktadir. Öte tarafta da
sectiginizin sonucuna katlanmak zorundasiniz.
Tanri'nin herseyi önceden bilmesinin bir hikmeti $udur: Önce-
den hesabedilmedik seyler, sonradan kaos yaratmasin. Bir
mimar bir gökdelen in$a ederken, herseyin herseyle olan
irtibatini iyi bilmek ve hesaplamak zorundadir. Bu bilgi ve he-
saplama da "plan" olarak ortaya cikar. Bu plan, o gökdelenin
bir cesit "kaderi" durumundadir. Tanri da kac kisinin cennete
ve kac kisinin cehenneme girecegini önceden bilir ve buna
göre de yeterli bir cennet ve cehennem in$a eder ve etmistir
ve edecektir. Bizim icin "olacak" olan, O'nun icin "olmus-bitmis"
tir.
Ve ayrica Tanri'nin, dünyaya ne kadar insan girip cikacagini
önceden bilmesi gerekir ki, buna göre bir Dünya hazirlansin.
Böyle bir önbilgi ve hesap olmasaydi, hersey kaosla sonucla-
nirdi. Bu da Tanriliga zit bir durumdur. Cünkü herseyi bilmeyen
ve herseye gücü yetmeyen, Tanri olamaz. I$te bizim "Allah"
inancimiz budur: Herseyi bilmeyen Tanri'ya "Allah" demeyiz.
Siz de mantiginizi "düzden" i$lettiginizde bu gercekleri
göreceksiniz. Secenek sizin!........................
Reply
mst
1/16/2017 04:16:49 am
Allah cehennemlikleri biliyorsa neden yine de onları yarattı?
January 16, 2017
Cehennemle ilgili akla gelen sorulardan biri de Allah’ın cehenneme gidecek insanları önceden bildiği halde neden yine de o insanları yarattığı sorusu.
Bu soruda, Allah’ın insanların seçimlerine göre cehennemi hakedeceğini önceden bildiği ve buna rağmen neden onların sonsuz cehenneme gitmelerini engellemek amacıyla yaratmaktan vazgeçmediğinin izahı beklenmektedir.
Allah cehennemlikleri önceden biliyorsa neden yine de o insanları yarattı?
Bu sorunun kökeninde, Allah’ın merhametli olması ile insanların cehenneme gitmesine izin vermesi arasında bir çelişki iddiası ortaya koyularak, dinin yanlışlığı, Allah’ın merhametsizliği ya da Allah’ın varlığının reddi gibi sonuçlara gidilebiliyor.
Bu konuyla ilgili internette gezindiğimde, sorunun gerçekten çok fazla sorulduğunu gördüm. Lakin üzülerek şunu farkettim. İnsanlar bu soruyu sorduğunda neredeyse verilen cevapların hepsi Kader bahsi ile ilgili. Yani verilen cevap, Allah’ın insanı zorlamadığı, insanın cehennemi kendisinin seçtiği ile ilgili.
Ancak insanlar bunu sormuyorlar. Allah’ın her şeye gücü yetiyorsa, neden cehenneme gidecekleri bildiği halde yarattı diye soruyorlar. Cevap alamadıkça da, bu sorunun cevabı olmadığı zannı ile dinden uzaklaşma başlıyor. Burada kısmet olursa bu soruya her zaman olduğu gibi birkaç farklı bakış açısı ile cevap vermeye gayret edeceğim.
Her bu soruyu sorana ulaşamam ama umarım onlar bu yazıya ulaşır ve faydalanırlar. Bu konu çok detaylandırlabilir ama mümkün olduğu kadar kısa tutmaya çalıştım.
Bakış açısının ayarlanması
Genel olarak insanların ateist olmalarındaki önemli nedenlerden birinin Allah’ı insan gibi bir varlık olarak düşünmek olduğunu görüyorum. Yani, Allah’ı insani değer yargıları ile değerlendirmeye çalışıyorlar.
Örneğin, insanların cehenneme gitmesini Allah’ın gaddar olmasına, Allah’ın ibadeti emretmesini Allah’ın egoist olmasına, Allah’ın kötülüklere izin vermesini Allah’ın merhametsiz olmasına bağlayabiliyorlar.
Oysa, Allah’ı tanımaya çalışma sürecimizde, Allah’ın insani arzu, hırs ve duygular taşıması beklentisi ile hareket etmek, bizi ancak ‘böyle Tanrı mı olur’ sonucuna götürür.
Allah gibi bi varlığı düşünürken tüm sınırların ötesine geçecek şekilde zihnimizi zorlamamız gerek. Elbette bunu bir yere kadar yapabiliriz, ancak o yer bize yine de çok şey kazandırabilir.
Gelin bu bakış açısını yakalamaya çalışarak yukarıdaki soruyu inceleyelim.
Zaman kavramı
Hiç zaman üzerine düşündünüz mü bilmiyorum ama gerçekten çok enteresan bir fenomen. Biz zamanı, hayatı düzenlemek için kullanıyoruz ama esasında, zaman somut bir şey değil.
Zaman felsefesi, felsefenin anlaşılması en karmaşık konularından biri.
Zaman, aynı zamanda bilim içinde de çok önemli bir kavram. Bildiğiniz üzere, bu yüzyıl içinde zamanın her yerde ve durumda aynı şekilde akmadığı ve görece olduğu ortaya çıktı. Yani zaman, kütle ve hıza göre değişiklik gösteriyor. Örneğin, ikiz kardeşlerden biri dünyada 80 sene yaşasa, diğeri jupiterde yaşasa. Jupiter’de yaşayan diğerine göre daha genç kalırdı. (bkz. Görelilik Kuramı)
Bununla birlikte zamanla ilgili ortaya atılan, zamanın A teorisi ve B teorisi olmak üzere, iki farklı teori var. Bunu da dileyenler inceleyebilir.
Zamanla ilgili diğer bir not, evrenin başlangıcının, zamanın da başlangıcı olması. Yani madde ve zaman aynı anda varlık alanına gelmiş durumda. Günümüzde e
Reply
mst
1/16/2017 04:18:01 am
Allah zamana tabi mi?
Eğer maddenin ve zamanın bir başlangıcı varsa, bu, onların ezeli olamayacağını gösterir. Eğer madde ve zaman ezeli değilse, yaratıcı olan ezeli bir varlığın madde ve zamandan bağımsız olması gerekir.
Günümüz Big bang teorisi bize, Allah’ın, insanlar gibi zamanın içinde yer almadığına, zaman kavramının dışında olduğuna dair önemli bilgiler veriyor.
Yaratıcı, nasıl kendi yarattığı mekanın içine sığdırılamazsa, kendi yarattığı zamanın da içine sığdırılamaz.
ABD’li astrofizikçi Hugh Ross konuya ilişkin şunu söylüyor:
“Zaman, olayların meydana geldiği boyut olduğuna göre, eğer madde, Big Bang’la ortaya çıkmışsa, o halde evreni ortaya çıkaran sebebin evrendeki zaman ve mekândan tümüyle bağımsız olması gerekir. Bu da bize Yaratıcı’nın evrendeki tüm boyutların üzerinde olduğunu göstermektedir.” (Detaylı bilgi için tıklayın)
Bu durum, Allah insanı yaratmak için neden milyarlarca yıl bekledi gibi soruları da anlamsız kılmaktadır. Zira Allah için beklemek gibi bir durum söz konusu değildir.
Benzer şekilde, binlerce yıl önce ölen insanlar kıyamete kadar diğerlerinin ölmesini mi bekleyecek gibi bir soru da, zamanın göreliliğinden sonra anlamsız kalmıştır.
Daha önceki yazılarda örnek verdiğim üzere, Kur’an’da çeşitli sürelerde zamanın göreli olduğuna vurgu yapılmakta ve yeniden diriltilen insanların, dünyada ancak bir kaç saat kaldıklarını zannettikleri belirtilmektedir. (Bkz. Yunus,45; Muminun 112-114; İsra, 52)
Allah’ın zamana tabi olmaması ne demek?
Öncelikle şunu belirtmek gerek, insan olarak biz, sürekli zamana tabi olarak yaşayan varlıklar olduğumuz için, zamanın üzerinde olmanın ne demek olduğunu belki zihinsel olarak değerlendirmeye çalışırız ancak tam olarak idrak edemeyiz. Tıpkı sonsuz kavramını tam olarak idrak edemeğimiz gibi.
Yine de, zamana tabi olmamanın doğal bir sonucu olarak, öncelik ve sonralık kavramlarının da Allah için kullanılamayacağını anlamamız zor değil. Yani, nedensellik bağı biz insanlar için geçerlidir. Allah için nedensellik ilkesi geçerli değildir.
Her sonucun bir nedeni vardır.
Allah bir şeyin sonucu olmadığı için, O’nun nedenini de aramak anlamsızdır. Öyleyse, sorumuza geri dönecek olursak, Allah’ın cehennemlikleri önceden bildiği halde neden onları yarattı sorusu bu açıdan anlamsızlaşmaktadır.
Zira Allah, için öncelik ve sonralık kavramlarından bahsedemeyiz. O’nun yaratmayı dilemesi, yaratılanın cehenneme gideceğini bilmesi, yaratılanın hayata gelmesi, yaşaması, ölmesi ve cehenneme gitmesi bir zaman çizgisine tabi değildir.
Yani, bir nevi tüm bunlar aynı anda gerçekleşmiş olaylar gibidir. Anlaşılması için ‘aynı anda gerçekleşmiş gibidir’ diyorum zira Allah için ‘an‘ kavramından bile bahsetmek mümkün değil.
Kısacası, Allah’ı, insanın plan yapması gibi düşünüp, ‘ben Murat’ı yaratmak istiyorum ama Murat kötü işler yapıp cehenneme gidecek, cehennemde acı çekecek, o halde ben Murat’ı yaratmaktan vazgeçiyorum‘ gibi bir kurgu içinde olması düşünülemez.
Çünkü anlayabildiğimiz kadarıyla, Allah katındaki süreç, bir neden-sonuç ilişkisi içinde, öncelik-sonralık silsilesi halinde gerçekleşmiyor.
Bu da demek oluyor ki, Allah’ın bir insanı yaratması ve cehennemlik olması farklı zamanlarda, birbirinin peşi sıra gerçekleşen hadiseler değil ki, Allah cehenneme gidecek insanı yaratmaktan vazgeçsin.
Mutlak İrade ve Karardan Dönme
Bir diğer husus, Allah’un mu
Reply
mst
1/17/2017 10:15:56 pm
Mutlak İrade ve Karardan Dönme
Bir diğer husus, Allah’un mutlak iradesi. Mutlak irade kavramına ‘bu yazıda’ değinmiştim. Mutlak irade, neden-sonuç ilişkisi dahil, tüm gerekçe ve nedenlerden bağımsız, hiç bir şarta ve koşula tabi olmayan iradedir.
Allah, bu irade ile, tüm varlığın ve insanın yaratılmasını murad etmiştir. Bu demek oluyor ki, Allah, yaratmasında, sonuçları değerlendirerek vazgeçme gibi bir eylemin içinde olamaz.
Böyle olsaydı, kendi kendisi ile çelişen bir yaratıcı olmuş olurdu. Yani Allah, bir iradesi ile diğer iradesini tekzip etmiş olurdu. Bu da tevhid kavramı ile ciddi şekilde zıt bir durum meydana getirirdi.
Belki insan olarak, ‘ben –haşa– tanrı olsam, birinin cehenneme gideceğini biliyorsam onu yaratmaktan vazgeçerdim, o insan boşa acı çekmezdi’ tarzında bir düşünce içine giriyoruz.
Yani burada, önce bir yaratmayı dileme, sonra da bu dilemeden vazgeçme gibi bir durum söz konusu. Bu durum, insan zihni için, normal bir zihinsel aktivite. Lakin Allah’ın eylemlerini buna benzetmemiz mümkün değil. O bir şeyi murad edince, o şey gerçekleşir. Kararından dönme gibi bir durum Allah için söz konusu olamaz. Öyle bir şeyi zaten Allah baştan hiç murad etmez.
Allah’ın iradesinin önünde, herhangi bir neden duramaz. Dursa, o Allah olamaz.
Özgür İradeye Karışmama
Bu soruya başka bir açıdan da yaklaşalım. Allah’ın, neden özgür iradeli bir varlık yaratmayı irade ettiğini daha önce yazmıştım. Allah’ın özgür iradeli bir varlık yaratması çok ince bir kavram.
Çünkü, her şeye muktedir Allah, tüm evren üzerinde bir tek insanın (cinlerin de) iradesine karışmıyor. Bu esasında çok teknik bir konu. Zira, insanın yaptığı her şeyi -insanın elini kaldırması dahil- yine Allah yaratmakla birlikte, insanın zihnindeki o küçücük aktivite olan ‘niyet etme‘ aktivitesine ise karışmamaktadır.
Bu durumun sorumuzla nasıl bir bağı var?
Sorumuzda şu durum söz konusu, Allah diyelim ki, bir kişinin özgür iradesini yanlış yönde kullanacağını biliyordu ve bunu bildiği için o insanı yaratmaktan vazgeçti. Bu durumda, Allah, o insanın özgür iradesini kullanarak yaşamasını dilemesi ile ilgili kararının aksine bir karar vererek, o insanın özgür iradesini elinden almış olurdu.
Bir nevi, müdahale etmeyeceği özgür iradeye, ta başından, kökten müdahale etmiş olurdu.
Evet, o insanın iradesini kötü yönde kullanıp cehenneme gitmesi hoş bir şey değil, ancak yine de Allah’ın yarattığı sistem gereği, Allah bu iradeye saygı duyuyor ve sonucu ne olursa olsun, verdiği kararı uyguluyor.
Zira Allah, Kur’an’da defalarca insana zulmetmeyeceğini, herkesin kendi yaptığının karşılığını göreceğini ifade ediyor.
Bu demektir ki, Allah insanın ne yapacağını ve cehenneme gideceğini bilse de, özgür iradeli bir varlık yaratmayı irade etmesinin bir sonucu olarak, bu duruma karışmıyor ve eyleminden geri dönmüyor.
Allah’ın Zorunlu Müdahalesi
Bir üstteki maddenin devamı olarak, eğer Allah cehenneme gidecekleri bildiği için o insanları yaratmaktan vazgeçseydi, o insanın varlık sahasına gelme hakkını elinden almış olurdu.
O insanın yaratılma iradesi Allah’ın zihninde oluştuğu anda, yaratılmama kararı da meydana geldiğini düşünelim. Eğer o insanın o an bir konuşma hakkı olsa, ‘Allah’ım benim yaşamama neden izin vermiyorsun, belki güzel işler yapacağım‘ derdi.
Allah, sonunda kötü işler yapacağını bildiği halde, yarattığı iradeye saygısı gereği, o insanı yaratmaktan vazgeçmiyor. Eğer vazeçseydi, bu durumda Allah zorunlu olarak sadece cennetlikleri yaratmı
Reply
mst
1/17/2017 10:19:14 pm
Eğer vazeçseydi, bu durumda Allah zorunlu olarak sadece cennetlikleri yaratmış olurdu ki, bu durumda özgür iradeli varlıklar yaratma iradesinin zıttına bir eylem içinde bulunmuş olurdu.
Düşünelim, eğer Allah cehenneme gideceğini bildiği herkesi yok etse, o zaman geriye sadece cennetlikler kalırdı. Bu durumda, dünya hayatını da yaratmanın bir manası kalmazdı. Herkes cennette olurdu.
Kısacası, Allah bir nevi melek gibi bir varlık yaratılmış olurdu. Çünkü, kötü olanı seçme hakkı olsa da, kötü olanı seçecek kimseyi yaratmamış olurdu.
O durumda, özgür iradeli bir varlık yaratma iradesinin ne manası kalırdı?
Allah, insanların kan dökecek bir varlık olacağını ve hatta çoğunun yanlışta olacağını bilse de, yine de bu düzeni yaratıyor. (bkz. Bakara 30-35)
Zira Allah, insanların çoğunun cennete gitmesini zorunlu tutsaydı, zaten herkesi cennette yaratırdı. O, özgür iradeli bir varlık yaratmayı dilediği için, bu iradeye karışmadı.
Bu durumda ise, ‘bu insanların hepsi ya da çoğunluğu cennete gidecek şekilde ayarlama yapayım’ gibi bir eylem içine girmesi mantıksız hale geldi.
Karşıt Örnek Gerekliliği
Bu soruya son olarak bir başka açıdan da bakarak konuyu toparlamak istiyorum.
Bu soruyu soranların beklentisi nedir? ‘Allah merhametli ise, cehenneme gideceğini bildiklerini yaratmasaydı‘. Yani dünya hayatında kötülükler yapan insanlar hiç varolmasalardı.
Hergün çok değişik acı ve sıkıntılara maruz kalan insanın aklına böyle bir çözüm geliyor olmasını bir açıdan masum bir istek gibi görmek mümkün olabilir. Lakin ilahi irade bu şekilde işlemiyor.
Allahîn özgür iradeli bir varlık yaratmayı murad etmesinin bir sonucu da, dünya hayatını yaratmasıdır. Peki, eğer dünyaya sadece cennetlikler gönderilse ve cehennemlikler en başından elimine edilse nasıl olurdu?
Bu durumda, insanın kötülüklere maruz kalması mümkün olmazdı ve ve kötülükler üzerinden insanın manevi olarak gelişmesi ve Allah’ı hatırlaması, yükselmesi de söz konusu olmazdı. Nitekim, geçici dünya hayatında –biz her ne kadar istemesek de– kötülüklerin olması, insan için gerekli.
İnsan dünya hayatı içinde, cehennemi hak eden hareketler yapan diğer insanları da görerek, adalet, merhamet, sevgi, saygı gibi kavramları içinde geliştirebiliyor. Bu kavramları içinde geliştirerek, insan, rabbine yakınsayabiliyor. O’na yaklaşıyor.
Zira çoğu insan cehennemlik eylemler içinde olan insanlara bakarak iyiliğin önemini anlıyor ve Allah’ın rızası yönüne doğru yöneliyorlar. Eğer bu tür kötülük yapanlar hiç olmasa belki herkes rehavete kapılacak ve kimse rabbine yönelmeyecekti.
(Bu konu hakkında -Kur’an’ı sorguladı doğruyu buldu- isimli videoyu izlemenizi öneririm)
Bu açıdan da, dünyada karşıt örneklerin bulunması, özgür iradeli insan için bir gereklilik. (Zıtlıkların öğrenmedeki önemi için Bkz. ilgili yazı md. 3b)
Sonuç olarak
Allah’ın cehennemlikleri önceden bilmesi, Allah’ın kararını revize etmesi gibi bir sonuç doğuramazdı. Bu durum, yukarıda belirttiğim bir çok açıdan Allah’ın taşıdığı sıfatlara uygun düşmezdi.
Reply
S
4/27/2017 01:24:52 pm
Gerçekten yazdıklarınızı okurken karnıma ağrılar girdi gülmekten hele ki hz. MUHAMMED SAV e diyorsun ki çocukları öldürtmûş kadınları esir almış. Yalan söylerken bile insan iki kere düşünmeli hz.peygamber efendimiz Savaşa giderken dahi sahabesine kadın ve yaşlılara ayrıca da çocuklara asla zarar vermeyin demiştir ki benim Peygamberim ağaçlara bitkilere asla kasıtlı şekilde zarar vermeyin diye buyurur düşman ölse bile burnunu ağznı kesmeyin zarar vermeyin buyurur o zamanda ki adetlerde savaşdaki yahudi veya araplar ölûleri yamyam gibi kesermiş Ama Benim Peygamberim bu tûr adetleri yasaklamştr sen kalkmış birde diyorsun ki hz. Ali sabaha kadar kafa kesmişdir akla mantığa uymayan saçma kelimeler kullanmanızn anlamı nedir anlayamyorum bu sözleri syleyen bir peygamber nasıl olurda sabaha kadar insanlarn başlarnı kopartr. Size bundan bi örnek daha verim. Hz. Peygamberin amcası hz. HAMZAYI siyahi köle vahşi öldrmüştr ciğerini çıkarp burnunu kulağnı kesmiştir. Fakat ileriki yıllarda vahşi peygamberimize gelip müslüman olmak istediğni söylemiştr. Amcasını kendisinin öldürdğnü söylemiştr. Buna rağman amcasının katili olan onu vahşice öldüren vahşiyi peygamberimiz kabul etmiştr ve hz.vahşi müslüman olur hz. Vahşi mescidden çkarken sahabe Ya Resullallah bize bi işaret yapsaydn vahşiyi öldrûrdk Amcanın vahşice öldren adamı islamiyete davet ettin ona zarar vermeyi bırak hakaret edip bağırmadı peygamberim şimdi söyle kızının katili olan kızı hamile iken onun bebeğini peygamberimizn de torununu öldren hebbarı bile islamiyete gelince kabul etmiştr ûstelik hakaret bile etmemiştr bunları yapan bir peygamber nasıl olurda çocukları öldrtür Ateist olduğunuzu var sayıyorsunuz değil mi şimdi evrimleşmeden dolayı oluştuk da dersiniz kendi kendinize oluşacak kadar aciz misiniz. Yoksa sizi ağaçlarn yarattığnı mı varsayıyorsunuz. Ağaç yerinden bile kımıldayamıyorken sizi mi yaratıcak güldûrmeyin beni bu sayfayı kuran kişide bayan mı erkek mi bilmiyorum ama yaşının küçük olduğu da belli kalkıp buhari den kûtübü sitteden kaynak veriyorsun demek bilgileri neden olduğu gibi aktarmıyorsun peki doğrusuyla baştan aşağıya yapamazsn çünkü sen daha ne yaptığını bile bilmezken ateist olduğunu savunuyorsun.
Reply
ekrem
6/11/2017 12:04:22 am
Kuranın %50 tevrattan alınmadır.2.halife ömer döneminde kuranda çok değişiklikler yapılmış.zerdüşt inancının kitabı olan kara kitap "misafa reş" ten çok alıntılar var.
Ancak Kuran öyle allah tarafından Cebrail ile ayet ayet gönderildiği bir masaldan ibaret.Kuran 4 halife dönemind3 de emevi abbasiler döneminde de egemen sınıfın elinde istenilşdiği kadar oynanılmış.
Gerçeği yoktur.gerçeğinin olması için orjini olması gerekir.ilk ayetler nerde İslam dönemi devletlerde de her iktidar kuranı hadisleri kendi bilşdikleri gibi çıkarlarına göre uygulamış.
zaten Tanrı olsaydı kurana ne gerek.Çünkü ayetlerde ben size şah damarınız kadar yakınım.diyor.
Allah evrensel bir ruh canlıda metaryalist bir varlıktan öteye değil.Evren ve evrimin sınırları yoktur
Reply
Atilla
2/5/2018 10:46:12 am
Kardeşim bir fikrin varsa onu mantıklı, anlamlı temellere oturtmalı, üzerine iyice düşünmelisin. Ama gördüğüm kadarıyla sen bunlardan çok uzaksın. Senden ricam lütfen iddiada bulunduğun konular üzerinde daha fazla araştırma yap ve onları tutarlılık içinde sun.
Reply
ugur911
8/3/2017 05:15:25 pm
TÜM YAZILARIN NEREDEYSE DAYANAĞI YOK. HİKAYE ANLATMIŞSINIZ. İSLAMLA GÖRSELLERDE DALGA GEÇMİŞSİNİZ. BÖYLE Mİ SAYGI BEKLİYORSUNUZ?
Reply
Atilla
2/5/2018 10:47:16 am
Görseller konusunda kesinlikle aynı fikirdeyim. Saygı istiyorsanız öncelikle saygı duymalısınız.
Reply
Atilla
2/5/2018 08:41:48 am
Ey kardeşlerim! Kur'an bir mucizedir. Onun aynısını bırakın benzeri dahi yapılamaz. Bu nedenle meal ve tefsirlerinde -insan kaynaklı- bazı hatalar olabilir. Öncelikle sizlere tavsiyem daha doğru bir meal almanız ve ayetlere önyargısız, amacınızın Kur'an'ı eleştirmek değil doğruyu, doğru yolu bulmak olmasıdır.
Ayrıca Kur'an'da geçen olaylardan bazılarının da mucize olduğunu unutmayalım. Mucize aklın aciz kaldığı olay, şey demektir. Bu nedenle bu gibi olayların bilimsel yolla açıklanması mümkün değildir. Bu mucizeleri örnek göstererek Kur'an'ın yanlış ve bilimsel olarak hatalı olduğu düşünülemez. Yukarıda da bahsettiğim gibi Kur'an bir mucizedir. Sonsuz ilmin, aklın ve kudretin bir eseridir. Onun tamamının bizler gibi aciz bir akla, sınırlı bir bedene sahip bir varlığın anlaması mümkün değildir. Ancak buradan Kur'an'ın anlaşılmaz bir kitap olduğu kanısına varmayalım. Çünkü yaratıcı bize kendi ilminden çok küçük bir kısmını sunmuş ve bunu çoğunlukla anlayacak, görev ve sorumluluklarının farkına varacak bir akıl vermiştir. Bizlere de onu okumak, anlamak ve hayatımıza geçirmek düşmektedir. Umarım yazdıklarım faydalı olur. Umarım en kısa zamanda doğru yolu bulursunuz. İyi günler.
Reply
Atilla
2/5/2018 12:21:13 pm
Kardeşim, yazılarınızın bir kısmını okudum. Kendinizce mantıklı şeyler yazmışsınız. Saygı duyarım. Hatta bunlarla Kur'an'ı ve diğer ilahi kitapları bilmeyen, okumamış, hakkında çok bir bilgisi olmayan bir insanı gayet kolay bir şekilde inandırabilirsiniz. Ancak bilgi ve deneyim sahibi, okumuş, okuduklarında doğru-yanlış ayırdına varabilen bir insan bunlara inanmaz.
Öncelikle size bir soru sormak istiyorum. Sizin amacınız insanları doğru olduğunu düşündüğünüz yola çekmek mi, yoksa İslamiyet, Hristiyanlık vb. dinleri ya da Arapları karalamak mı?
Bizler doğru dediğimiz şeye inanırız ve bunu özgün ve varlığı diğer düşüncelere bağlı olmayan kanıtlarla ispatlarız. Ancak siz ortaya bir düşünce atıyorsunuz, fikrinizi beyan ediyorsunuz. Daha sonra bunu kanıtlamak için özgün kanıtlar bulmak yerine diğer düşüncelerin yanlış olduğunu söylüyorsunuz. Başkalarına yanlış diyorsunuz, onun yerine doğru dediğiniz düşünceyi kanıtlamıyorsunuz. Karşı çıktığınız düşünce/düşünceler yanlış ise doğrusu ne? Bunları belirtebilirseniz kendi düşüncelerinizi tam anlamıyla kanıtlamış olursunuz.
Sonuç olarak, sitenizde İslam'ın çelişkileri, Hristiyanlık, Türk tarihi gibi başlıklar yerine düşüncelerinizi direkt ve anlaşılır şekilde anlatan yazılar sunabilirsiniz. Doğru yolu bulmanız umuduyla... İyi günler.
Reply
ilhan
3/3/2018 03:38:02 am
merhaba
sizleri olum gelmeden once musluman olmaya ve cehennem azabindan kendinizi kurtarmaya davet ediyoruz.musluman olmaniz icin kelime-i sahadet denen kelimeyi soylemeniz asla yeterli degildir ve gecersizdir.
musluman olmaniz icin Kuran -kerimdeki ilkeleri benimseyip uygulamaya calismaniz ve Kuran-i kerimdeki musluman tanimina uygun ozelliklere sahip olmaniz gerekmektedir.
bizler muslumanlar olarak uyari ve davet gorevimizi yapiyoruz.karar sizin.
Reply
Aylin2970
5/12/2018 05:10:47 pm
Hz.Ali karşısında ki adam silahsız ise ona karşı kılıcını kullanmaz dine inanin veya inanmayın lakin tarih var tek isteği harkese yardım olan bu iman için dediğiniz katliam mümkün mü her şeyi geçtim birebir dovuslerinde bile hak yoluna dön kan dokulmesin diyenden bahsediyorsunuz biraz daha Hz.Ali den ogreneceklerimiz var o ki suclansa bile Hz. Osman i öldüren sadece ceza almalı diğerleri değil diyen iman bunun için savaşa girdi yine de hak yemedi en başta ogrenmemiz gereken böyle bir iman için dediginize bakıyorum yazıklar olsun dini kotulemek istiyorsanız en yanlış kişileri secmissiniz günümüzde yeterince o anlattığınız tip insanlardan var Hz. Muhammed ve Hz. Ali ye laf demeden bir hayatlarını okuyun inanirsiniz inanmazsınız biraz vicdan biraz akıl bu kurayvs katliam sacmaligini anlamak için yeterli sizde onlar da yoksa bir şey diyemem